Destekleyici psikoterapi, psikiyatrik tanısal değerlendirmeyi gerektiren, terapistin girişimlerinin planlı ve özgül bir hedefi başarmaya yönelik olarak tasarlandığı bir psikoterapidir. Psikodinamik temellere dayalıdır. Ancak bu terapi türünü kullanan psikoterapist hastanın ihtiyaçlarını dikkate alarak, kullandığı müdahale araçları açısından eklektik (bütüncül; diğer psikoterapi tekniklerinden de faydalanan) olabilir. Günümüzde destekleyici psikoterapi, bireysel psikoterapiler içinde en yaygın kullanılan yöntemdir.
Amaçları; belirtileri iyileştirmek; ruhsal bozukluğun yinelenmesi riskini azaltmak veya önlemek; öz saygıyı, ego işlevlerini ve uyum becerilerini onarmak, sürdürmek ve geliştirmek; bireyin bir ruhsal bozukluğu olmasa da güncel bir sorunla baş etmesine yardım etmektir.
En sık kullanıldığı ve en etkili olduğu ruhsal sorun ve hastalıklar; depresif bozukluk, fobik bozukluklar, panik ataklar ve panik bozukluk, sosyal fobi, fiziksel durumu etkileyen psikolojik etmenler (psikosomatik bozukluklar), yas süreci, intihar krizi veya sonrası, evlilik sorunlarındaki kriz durumları, bunamanın erken evreleri, madde kötüye kullanımı, şizofreni ve tüm kişilik bozukluklarıdır.
Ayrıca bazı tıbbi hastalıkların (AIDS, kanser, bazı nörolojik hastalıklar gibi) terminal dönemlerinde, kronik tıbbi hastalıklara sahip hastaların (astım, şeker hastalığı, transplantasyon sonrası uyum gibi) ruhsal sorunlarında ve akut tıbbi hastalıklar (kalp krizi sonrası, omurilik yaralanmaları) sonrasında destekleyici psikoterapiden yararlanılır.