Kişilik bozukluğu; kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan sürekli davranış ve iç yaşantı örüntüsüdür. Bu örüntü şu dört alanın en az ikisinde kendisini gösterir; biliş (kendini, başka insanları ve olayları algılama ve yorumlama yolları), duygulanım (duygusal tepkilerin görülme sıklığı, yoğunluğu, değişkenliği, uygunluğu), kişiler arası işlevsellik, dürtü kontrolü.
Bu sürekli örüntü esneklik göstermez ve çok çeşitli kişisel ve toplumsal durumları kapsar. Bu örüntü değişmez, uzun süredir vardır, başlangıcı en azından genç erişkinlik ya da ergenlik dönemine uzar. Bu sürekli örüntü, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya, toplumsal-mesleki alanlarda veya diğer önemli işlevsellik alanlarında bozulmaya yol açar. Patolojik kişilik özellikleri hasta tarafından genellikle normal olarak algılanır ve hasta bundan şikayetçi değildir. Hastalar genellikle çevreyi kendilerine uydurmaya çalışırlar ve çevreyle sürtüşürler. Özellikler belirli bir süre, kişi veya ortamla sınırlı değildir. Süregendir, hemen her ortamda ve kişi ya da toplulukta kendisini gösterir.
DSM-IV e göre kişilik bozuklukları 3 küme altında toplanır ve 9 kategoriye ayrılır.
A Kümesi: 3 tiptir; paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozuklukları. Bu hastalar “tuhaf” ve sıra dışıdırlar.
B Kümesi: 4 tiptir; histriyonik, borderline, narsisistik, antisosyal kişilik bozuklukları. Bunlar dramatik, duygusal-dürtüseldir.
C Kümesi: 3 tiptir; obsesif-kompulsif, çekingen, bağımlı kişilik bozuklukları. Bunlar kaygılı, korkulu ve anksiyözdür.
Herhangi bir kişilik bozukluğun sahip olmanın yaygınlığı yaklaşık %10’dur. En sık görülenleri bağımlı, histriyonik, obsesifkompulsif, antisosyal ve borderline kişilik bozukluklarıdır.