Vajinanın dış üçte birindeki kasların cinsel birleşme veya jinekolojik muayene öncesinde ve sırasında istemsiz olarak kasılması, bacakların kapanması ve itme davranışı ile cinsel birleşmenin ya da vajinal muayenenin mümkün olmaması durumudur. Buna bedenin çeşitli bölgelerinde bazen tüm bedende kasılmalar, sıklıkla bacakların kapanması, korku, bazen titreme, terleme, bulantı gibi belirtiler eşlik edebilir.
Bu soruna sahip kadınların cinsel birleşme denemesi sırasında zihinlerinden geçen düşüncelerden bazıları şunlardır: “penis çok büyük giremez; benim cinsel organım anormal; cinsel organım çok küçük; çok canım yanar, çok kanar; orada duvar var, penis giremez” gibi.
Kızlık zarı, vajinanın girişinden birkaç santim içerde, ortasında değişik büyüklükte bir delik bulunan, soğan zarı inceliğinde bir zardır. Üzerinde burnumuzda olduğu gibi kılcal damarlar vardır. Vajinaya kızlık zarı deliğinden daha büyük bir şey, örneğin penis girdiğinde, zar kenarlara çekilir ve üzerindeki kılcal damarlar çatlar. Bu sırada birkaç damla kan gelir ve bu sırada örneğin parmağımızın kesilmesinden çok daha az olmak üzere bir acı hissedilir.
Vajinismus sorunuyla yüzleşen kadın birçok çelişki yaşar, bir yandan yardım ister, öte yandan tedaviden korkar. Kadında zamanla hayal kırıklığı, yetersizlik duygusu ve terk edilme korkusu gelişir. Eşi ise başta istenmediğini düşünür, daha sonra zarar vermemek için pasifleşir. Çift, zaman içinde giderek tüm fiziksel yakınlıklardan kaçınmaya başlar. Başlangıçta erkekte cinsel işlev bozukluğu olmasa bile zaman içinde sertleşme bozukluğu, cinsel isteksizlik gibi sorunlar gelişebilir.
Vajinismus hastalığına sahip kadınların çoğu aslında cinsel olarak isteklidir. Ama bir cinsel yakınlaşmanın sonunda cinsel birleşme aşamasına gelineceğinden ve bundan fobik derecede korktuklarından dolayı cinsel isteklerini göstermezler. Sorun çözülmeden uzun süre sürerse çoğu zaman onlarda da cinsel isteksizlik gelişir.
Vaginismusa sahip ve tedavi başvurusunda bulunan kadınların eşlerinin sıklıkla “anlayışlı”, saygılı, kaçıngan, cinsel açıdan tecrübesiz, pasif, girişken olmayan, eşine zarar vermekten fazla derecede korkan erkekler olduğu görülmektedir.
Vajinismus, sosyal olarak baskıcı, cinselliğin daha çok ayıp, yasak, saklanması gereken bir eylem olarak kabul edildiği, sosyokültürel ve eğitim seviyesi düşük toplumlarda daha sık görülür. Gelişmiş batı toplumlarında sıklığı oldukça azalmıştır. Cinselliğin konuşulmadığı, bu nedenle bu konudaki bilgilerin yanlış yollarla ve yerlerde öğrenildiği (bu bilgilerin de çoğu zaman yanlış, abartılı ve korkutucu olduğu) aile ortamlarında yetişen kadınlarda vajinusmus sorununa daha sık rastlanır.
Bu konuda yapılan çalışmalarda ülkemizde yaklaşık olarak 10 kadından 3-4’ünün ilk cinsel birleşme deneyiminde bu sorunu yaşadığı, cinsel birleşmenin gerçekleşmediği ya da kısmen gerçekleştiği saptanmıştır. Ancak bunların sadece 1’i bu sorunu aşamaz ve hekim başvurusunda bulunur, diğerlerinde zaman içinde yinelenen denemelerle sorun ortadan kalkar. Gene de %10’luk bir görülme oranı ruhsal hastalıklar arasında oldukça yüksek bir orandır, yani vajinismus sık görülen bir cinsel işlev bozukluğudur.
Vajinismus tamamen ruhsal kökenli bir hastalıktır. Bu soruna sahip kadınların bedensel olarak diğer kadınlardan hiçbir farkı yoktur. Bu nedenle bu sorunun tedavisi sadece psikolojik yolla mümkündür. Herhangi bir ilaç, ameliyat vb. yollarla tedavi çabası faydasız ve gereksizdir. Doğru şekilde yapılacak cinsel terapi bu sorunun tek tedavisidir. Cinsel terapi uygun ve yetkin kişilerce yapıldığı takdirde sorunun çözülme ihtimali yüksektir.
Vaginismusterapisi ortalama 8-10 seans sürer ve çift olarak sürdürülür, çünkü kadından ziyade çiftin sorunu olarak kabul edilir. Ayrıntılı cinsel öykünün alındığı, sorunun ve tedavinin ayrıntılı olarak konuşulduğu ilk seanslardan sonra psikoeğitim seansı yapılır. Bu seansta cinsel organların yapısı ve işlevleri ve sağlıklı cinselliğin işleyişi hakkında çifte ayrıntılı bilgi verilir. Ardından ev ödevleri denilen egzersizlerin planlanacağı ve değerlendirileceği seanslara geçilir. Vajinismusun cinsel terapisinin esası, fobi tedavisinde olduğu gibi, aşamalı olarak korkulan duruma, nesneye maruz bırakma ve bunun yarattığı kaygıyı ortadan kaldırmaktır. Bunun için seanslar arasında yapılmak üzere ev ödevleri (parmak egzersizleri gibi) planlı ve aşamalı şekilde tasarlanır. Her seansta önceki haftanın ödevleri gözden geçirilir, değerlendirilir ve sonraki haftanın egzersizleri planlanır.
Vaginismus tedavisinin cinsel işlev bozukluğu konusunda eğitim almış olan psikiyatristler ve psikologlar tarafından yapılması daha uygundur. Buna karşın ne yazık ki ülkemizde vajinismusu tedavi etmek için oldukça yanlış yöntemlerin kullanıldığı ya da tavsiye edildiği görülmektedir; sarhoş haldeyken ya da sakinleştirici ilaç/uyku ilacı aldıktan sonra cinsel ilişkiye girmeyi önermek, hipnoz altında vajinaya aparat sokmak, bir iki seansta sorunu çözmeyi vaad etmek, vajinaya anestezik (ağrı duymayı engelleyici) pomad sürmeyi önermek, kızlık zarını ameliyatla ortadan kaldırmak ve daha bir çok uygun olmayan hatta kadına zarar veren yöntemler. Bu nedenle bu soruna sahip çiftlerin cinsel terapi konusunda yeterli eğitim almış psikiyatristlere başvurmaları önemlidir. Bu konuda cinsel terapistünvanına hak kazanmış psikoterapistlere www.cetad.org.tr adresinden ulaşılabilir.